Candan Set
  1. Haberler
  2. Yazarlar
  3. Ne Güzeldik…

Ne Güzeldik…

service
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

● Çocuklar doğduğunda telefon başvurusu yapılırdı. (Telefon sırası 8-10 yılda gelirdi.)

● Telefonun ve radyonun üzerine dantel örtü konurdu.

● Gaz ocağı ve tel dolabımız vardı. Annem, tıkanan gaz ocağını, ucunda kılcal tel olan bir aletle açmaya çalışırken ha bire söylenirdi.

● Banyoda tuhaf bir soba vardı ve tuhaf bir yakacakla ısıtılırdı.

● Banyomuz kurnalıydı, hamam tasımız vardı.

● Plastikleri çıkmadan önce tuvalette takunya bulunur ve herkesin ayağına olması için en büyük numara seçilirdi.

● Okul kapısında ayva, şam tatlısı, macun şeker, susamlı şeker, pamuk helva, kestane satılırdı. 5 kuruşa ince bir dilim şam tatlısı alırdık.

● İlkokulda ABD yardımı sandviçler, sütler ve balık yağı hapları dağıtılırdı.

● Renkli patiskadan dikilme beli lastikli külotlarımız vardı. Artık yünlerden örülen fanilalara nazardan korunmamız için muska takarlardı!

● Okul açılacağı zaman Sümerbank ayakkabıları alınır, çok sevdiğim modeller için de bayramı beklemem söylenirdi.

● Bayramlarda, kıyafetlerimiz ve yeni ayakkabılarımız başucumuzda dururdu. Bazılarımız koynuna alır yatardı.

● Uyduruk oyuncaklarımız vardı. Hatırlı bir kişiden çok güzel bir oyuncak araba veya bebek geldiği zaman, bozulmaması için kaldırılır, bize verilemezdi! Biz ona o bize bakardık.

● Babalarımızın gömlek yakaları, bizim okul yakalarımız pazar akşamları kolalanırdı. Banyo kazanı merasimle yanar, çocuklar, çamaşırlar yıkanırdı.

● Sokaklardan, yoğurtçu, yorgancı, kalaycı, dondurmacı, eskici, bileyici, sülükçü(!!) geçerdi.

● 25 kuruşa Bisiklet kiralar, ”şans kader kısmet talih niyet 5 kuruş” diye bağıran ve yuvarlak delikleri kazıtarak ilkel piyango çektiren çocukların peşine Fareli Köyün Kavalcısı gibi takılırdık.

● Herkesin en güzel ve en büyük odası misafir odası olarak ayrılır, kapısı kapatılırdı. Sonra da tüm aile küçük bir odaya tıkılınır, hayat geçirilirdi.

● Radyo en kıymetli eğlencemizdi. Orhan Boran ve Yuki kaçırılmazdı. Uğurlugil ailesindeki Arap Bacı’ya herkes hayrandı.

● Radyo tiyatrosu sayesinde tüm klasikler ezberimize girmişti.

● Okulda, Kürt,Türk, Ermeni, Yahudi, köylü, şehirli bilmezdik. Kimse kimseye böyle garip soru sormaz, merak dahi edilmezdi.

● Herhangi bir sebeple götürülen hediye paketini açmak, geleneklerimize aykırıydı, ayıptı. Misafir gidince ilk iş onu açmak olurdu.

● Misafirlikte ne kadar aç olursanız olun, ikram tabağındakileri bitirmek de ayıptı.

● Erkek çocuklar misket, kuka, bezden yapılmış topla futbol oynarlar, kızlar daha çok ip atlarlardı.

● Kız ve erkek çocukların en sevdiği oyun Saklambaç ve 7 adet kırık testi parçasının üst üste konularak önce topla yıkılıp sonra tekrar dizilmesi suretiyle oynanan Dalya oyunu idi.

● Sanatçı çocuklar portakal sandığına Amerikan bezi ile perde yapar, seslendirmelerini de yaparak Karagöz-Hacivat oynatırdı.

● El mahareti olan erkek çocuklar 4 adet rulmanla tornet yapar, pazardan yük taşıyarak para kazanırlardı.

● Kaçık çoraplar, çektirilmek için tuhafiyeciye götürülür, ertesi günü alınırdı.

● Yazlık Sinemalara battaniye ve minderlerle gidilir, çekirdek çitlenirdi. Ara verildiğinde frigo buz satılırdı.

● Her gencin en kıymetli eşyası Dual pikaptı. Plak almak için harçlık biriktirirdik.

● Defter-kitap kaplama kağıtları ya kırmızı ya da mavi olurdu. Gazete kağıtlarından kese kağıdı yapar, undan yapılmış tutkalla yapıştırırdık.

● “Bir maniniz yoksa annemler bu akşam size gelecek”, bir teklif değil, bir kararın iletilmesi gibiydi. Bu soruya “hayır” demek mümkün değildi, adetlerimize göre ayıptı. Önemli bir program varsa (bilet, başka ziyaret vs) derhal iptal edilir, aile telaş yumağına dönerdi…

Biz çok güzeldik eskiden…

Ne Güzeldik…
Yorum Yap

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Giriş Yap

Akdenizde Spor ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!